Dilsiz coğrafyalar için dilin sınırlarında bir şiir..."
Biliyor musun
Gulazer,
Belki,
Yarın denen şey olmasaydı
Her şey kolaydı.
Umutlu olmasaydık,
Sevdalı olmasaydık böyle delicesine,
Kolaydı her şey...
Nehirler gibi dolup taştığımız olurdu,
Belki, belki ölüm çok daha kolay olurdu Gulazer
Biliyor musun?
Ama şuna inanıyorum Gulazer,
Hasret yüreği ısıtır...
İşte bundandır,
Yüreğimizin hep sıcak kalışı
Bundandır kanımızın sıcak,
Gözyaşımızın sıcak akışı.
O kadar eminim ki, Gülazer
Bir gün eller elleri,
Gönüller gönülleri ısıtacak
Öyle bir ısıtacak ki,
Şehirler bir bir yanar
Gök kubbeler filizlenir yüreğimizde
Dolanır boynumuza Dicle ve Fırat
Yollar sınırlara sürükler hasretimizi
İşte öyle,
Öyle Gulazer
Ayrıldığımız vakit
Sırlarımızı söylediğimiz kuşlar
Ağlaşırlar,
Ve suskunluğumuz başlar, konuşmayız
Konuşamayız belki.
Ama kavuştuğumuzda
Hasreti tükenir çiseleyen yağmurların
Damla damla bir bahar dökülür ellerimize
Her yanda çiçek olup açarız
Gül kokarız esen rüzgara rağmen.
Hem biliyor musun Gulazer,
Senin için yeşerdim dağ yamaçlarında.
Kır çiçeklerine duyulan bir hasretle
Alıp elime en güzel renkleri,
Senin için boyadım göğü, gökkuşağını,
Kırlangıçları ve maviyi.
İki yakana
İki can parçası
İki ırmak -Dicle ve Fırat-
Ve iki karanfil takmak için,
Yıllanmış,
Paramparça olmuş,
Mahzun dudaklarına
Bir yudum tebessüm serpmek için
Dal uçlarında yetiştim
En güzel yemişleri ben verdim
Gül gibi derdim
Senin için Gulazer
Sen olmasaydın,
Yağmurları sevmekliğim,
Yıldızlara tutkunluğum
Köy kokulu oluşum, belki hiç olmazdı
Sen olmasaydın yani
Sen olmasaydın Gulazer
Bir gün, Gulazer
Yüreğimizin sıcaklığını anlatacağız
Çetinliğimizi, enginliğimizi, delice sevdiğimizi
Anlatmalıyız
Anlıyorsun değil mi?
Doğan her çocuk, bu bilinçle,
Yetişen her gül bu özlemle büyüyecek Gülazer
Hani biliyorsun Gulazer
Aşkı tutan ellerimiz var
Gönül bağımızda öten
Al gagalı bülbüllerimiz var,
Kalbimizin mahzun vadilerinde
Evreni saran hayallerimiz var
Boynu bükük bir sevdamız var
Her ne kadar hasret kalsak da kar çiçeklerine
Sevgimiz var yine de
Bakışlarımız hep ışık saçar
Yürek doldurur sözlerimiz
Biliriz umutlu bakmayı,
Umutla yaşamayı
Umudu yaşatmayı...
Zaten bizi yücelten,
Bizi farklı kılan da bu değil mi?
Tutsaklığa düşmeye görsün insan
Oysa tutsaklık gölgelerimizde erir
Ve biz,
Akan sıcak kanımızda buluruz özgürlüğümüzü
Ufukları taşırız içimizde
Nihayetinde ırmaklar gibi coşan bir yüreğimiz var
Coşan ırmağa gem vurulur mu hiç Gulazer?
Her şey eskir...
Dalda gül, gökte ay, denizde kum,
Gönülde hayal eskir,
Mevsim, insan ve zaman yitirir anlamını
Ama biz eskimeyiz,
Her gün yeniden doğarız
Gamze çakarız hayata
Ölüp ölüp bir daha diriliriz Gulazer
Ama bilirsin
Demir parmaklıklar tarar saçlarımızı
Göz çukurlarımızı karanlıklar doldurur
Rüzgar yıkar kulelerini düşlerimizin
Olsun Gulazer, olsun
Essin rüzgar, deli deli essin
Fırtınalar kopsun
Biz yeşil dağlar saklamışız koynumuzda
Rüzgar dağları yıkabilir mi,
Yıkabilir mi Gulazer?
Yani Gulazer,
Deli dolu bir sevda var yüreğimizde
Bin umut dolaşıyor kanımızda
Köy kokuları, hasret, acı...
Söylemediğimiz,
Söyleyemediğimiz
Ve daha neler neler...
Gulazer
Yarına ertelediğimiz
O kadar çok şeyimiz var ki,
Yaşamak, konuşmak,
Belki de ölmek...
İşte Gülazer,
Anlaşılmadığımız zaman
Kızmadık, gücenmedik, yılmadık
Umut ettik hep,
Bir gün gelir diye
Konuştuğumuzu anlayan birileri çıkar diye
Ufuklarımıza kocaman kuleler diktik
Hep ümit besledik kalbimizde Gulazer
Sevgili Gulazer,
Bir gün
Seni sevdiğim için dışlanırsam,
Hor görülürsem eğer,
Asiye çıksa da adım
Üzülme...
Kimseler duymadan
Sessizce çalar giderim türkümü
Bırakmam kendimi geriye
Rüzgarlarımı, tüm umutlarımı
Çorak toprağında gömüp yüreğimin
Çeker giderim
Sen üzülme...
Gulazer
Ki, gitsem de
Görmeyecek yüzümü bir daha güneş
Yıldızlar bir bir kayıp başucumdan
Bir derman peşine düşer ayaklarım
Biliyorum,
Biliyorum ama sen ağladığımı bilme
Görme gözlerimde kızışan bulutları ne olur
Ardımdan sarı güller dizer, giderim
Irmaklar akıtırım yüreğinin doğusuna
Sen kendinle kal
Gulazer...
Belki anlaşılsaydı konuştuklarımız
Söylediklerimiz...
Sesimizi tanısalardı yani
Yağmur sevdamızı yağardı,
Umut kokardı çiçeklerimiz
Gözbebeklerimiz...
Bizim de gönlümüzde tatlı ırmaklar akıp giderdi
Çocuksu sevinçler başlardı gözlerimizde hani
Dilimiz anlaşılsaydı yani,
Gulazer
Öyle korkuyorum ki Gulazer,
Bir gün kokunu çalarlar diye
Kaçırıp dağlar ardına
Maviliğini, yeşilliğini koparırlar diye
Öyle korkuyorum ki...
Sen ki, Gulazer
Yüreğimin vadilerini süsleyen baharsın
Kanımda bir çiçeksin
Anlatamadığım tutkumsum
Bir sevdasın içimde
Ağlatan, kanatan Leyla'msın
Öfkem, sevincim, hüznümsün
Dostum, sevgilimsin
Gulazer...
Derinden nemli bir toprak kokusu alıyorum.
Gözyaşlarının,
Toprağa düşüşünü duyuyorum...
Ne olur Gulazer
Artık ağlama,
Yanağından süzülen her damla
Yüreğimden bir şeyler alıp götürüyor
Bir dünya ıslanıyor içimde
Ölümü özlemeye başlıyorum Gulazer!
Ülkemi seller basıyor
Ne olur sus, ağlama artık...
Ağlama...
__________________