Wednesday, October 12, 2011

ÇİVİTOTU

Çivit otu:Isatis tinctoria
Bilimsel sınıflandırma
Alem:    Plantae (Bitkiler)
Bölüm:                 Magnoliophyta:(Kapalı tohumlular)
Sınıf:      Magnoliopsida:(İki çenekliler)
Takım: Brassicales
Familya:               Brassicaceae:(Turpgiller)
Cins:      Isatis
Tür:        I. tinctoria
Binominal adı:Isatis tinctoria
L.
Çivit otu (Isatis tinctoria), turpgiller (Brassicaceae) familyasından köklerinden "çivit mavisi" olarak adlandırılan boya elde edilen bir bitki türü. Anavatanı Avrasya, Kafkasya civarlarıdır.
Çivit Otu ‘nun İçerdiği Maddeler:Tanen, A vitamini , Eterli yağ asitleri, Bitkisel Özler ve Etken Maddeler , Glucobrassicin içermektedir.
Çivit Otu ‘nun Özellikleri:
Çivit Otu’nun mavi pigmentleri boya hammaddesi olarak kullanılmaktadır. Türkiye’de yayılımı sınırlı olan bu bitki türünün anavatanı Kafkaslardır. Kanseri önleyici özelliği ile öne çıkmaktadır. Brokoliden 65 kat daha fazla kanseri önleyen etken madde içermektedir.
Çivit Otu ‘nunFaydaları:
- Kuvvetli bir antioksidandır.
- Kanseri önleyici niteliktedir.
- Vücuttan zehirli maddelerin atılmasına yardımcı olmaktadır.
- Boğaz ağrılarına iyi geldiği bilinmektedir.
- Hepatit A yı engellemektedir.
- Menenjiti önlemektedir.
- Grip olmaya karşı bağışıklık sistemini kuvvetlendirmektedir.
- Kızamık oluşumunu engellemektedir.
- Kabakulak oluşumunu engellemektedir.
- Farenjite iyi geldiği bilinmektedir.
- İshale iyi gelmektedir.
Çivit otu (Isatis tinctoria L.)

İçerdiği Boyarmaddeler: İndikan, isatin B.

Civit otu 40 ile 90 santimetreye kadar boylanabilen, iki yıllık, parlak sarı renk çiçekli ve otsu bir bitkidir. Mavi renkli bir boyarmadde bitkinin yapraklarının fermantasyonu (mayalandırma) ile elde edilir. Çivit otunun anavatanı Kafkasya yamaçlarıdır ve uzak doğudan Himalyalar’a kadar yayılmıştır. Günümüzde Kuzey Afrika ve Avrupa’da kültürü yapılmaktadır. Çivit otunun 30’a yakın türü Türkiye’de doğal olarak yetişmektedir. Fakat Türkiye’ye ne zaman geldiği bilinmemektedir.

Tarihçe: Çivit otu MÖ ki dönemlerde Mezopotamya’da mavi renk boyamalarda kullanılmıştır. Aynı zamanda Antik Yunanda ve Roma İmparatorluğunda çivit otunun indigo boyarmaddesinin kaynağı olarak biliniyordu. 73 yıllarına ait mavi renkli Masada tekstilleri ve 273 yılına ait mavi renkli Palmira tekstillerinin boyarmadde analizlerinde indigo tespit edilmiştir. Bu tekstillerin mavi renkleri de büyük bir olasılıkla çivit otu bitkisi ile boyanmıştır. Çivit otundan elde edilen boyarmadde tekstil boyamacılığının yanında pigment olarak duvar resimleri, tablolar ve kagıt boyamacılığı gibi alanlarda da kullanılmıştır. Orta çağda Fransa ve Almanya’da çivit otunun yaygın olarak tarımı yapılmaktaydı. Bu dönemde çivit otu hem tekstillerin mavi renk boyamalarında hem de bitkiden elde edilen pigmentle farklı alanlarda kullanılıyordu. Ancak 1498 yılında yeni bir deniz yolunun keşfinden sonra İngilizler kolonilerinde indigo üretimi başlatmışlar ve indigoyu Avrupa’ya gemilerle taşımışlardır. Bunun yanında Hindistan’dan da deniz yolu ile getirilen indigo daha uzuca gelmiştir. Çivit otundan elde edilen indigo Hindistan ve diğer kolonilerden ithal edilen indigo ile rekabet edemediği için tarımı azalmıştır. Fransa ve Almanya’da çivit otu yetiştiricilerini desteklemek için ithal indigoyu yasaklaması bile fazla etkisi olamamıştır. 20. yüzyıla kadar Avrupa’da çivit otu tarımını yapan bir kaç üretici varlığını sürdürebilmiştir. Daha sonrada sentetik indigo ortaya çıkmasıyla bitkinin tarımı tamamen ortadan kalmıştır. 1990 yıllarıitibariyle Avrupa’da yeniden kültürü yapılmaya başlanmıştır. Günümüzde endüstri alanında kullanılmaktadır.

Boyama işlemi: Isatis tinctoria bitkisinin yaprakları fermantasyonu sonucunda elde edilen Indigotion (indigo) yardımcı kimyasal maddeler kullanılarak küp boyama yöntemiyle yapılır.
.Türkiye’de 25 kadar Isatis türü doğada varlığını sürdürmektedir. Bitkinin ishal giderici, yaraları iyileştirici, sakinleştirici etkileri vardır.
Bugün su altında kalmış şehirlerde bulunan tohumların tanıklık ettiği gibi bitki neolitik çağlardan bu yana insanlar tarafından tüketilmiştir. Uzun yıllar mide, akciğer, rahim ve böbreklerle ilgili her türlü kanamaya karşı kullanılmıştır. Doğumdan sonraki ve aşırı aybaşı kanamalarında, ishalde, idrar torbası sorunlarında, kanlı idrar boşaltımlarında, benzeri durumlarda ilk başvurulan eczalardan biri olmuştur.
16. yy’da Mathioli adlı bir hekim “güçlü kan dindiricidir” diyerek özetlemiştir bitkinin özelliğini.
Ortaçağ’da yaşamış hekim Plaetarius’un Kolay Hekimlik Kitabı’nda şunlar yazılıdır: “Haziranda ay batarken çobançantası toplamalı. Çünkü bu bitkinin gizli erdemleri vardır. Burun kanamasını durdurmak için iki sapı yeterlidir. Damarları çatlayan ya da genişleyenlere, bitkinin tozunu şaraba karıştırarak içirmek gerekir.”
Yine Ortaçağ Avrupası’nda, bebeklerin dişlerinin çabuk çıkması için bunların boyunlarına, içinde çobançantası meyveleri bulunan kırmızı kumaştan bir çanta asılır, dişler görünmeye başlayınca çanta akar suya atılırmış…
Bitkinin bütünü mutfakta kullanılabilir.
Tohumlar acı lezzetinden dolayı baharat olarak hardal gibi değerlendirilir.
Taze gevrek kökler turp gibi çiğ yenir. Yine ince ince doğranmış kökler acı lezzetinden dolayı yemeklere girer. Taze yapraklar salatalara, pişirilmişler sebzelere eklenir.
C vitamini deposu taze sürgünleri de çiğ ya da pişirilerek yenir.
Bitkinin bileşiminde tanen, saponin, uçucu yağ, flavonoitler, reçine, kolin, asetilkolin, tiramin, diosmin, monoamin, siyah hardal esansları, C vitamini ve potasyum bulunur.
Tıbbi amaçlarla bitkinin toprak üstü kısımları taze ya da kuru olarak kullanılır.
Bu konuda en önde gelen özelliği, her türlü kanamaya karşı mücadele etmesidir. Vücuttaki iç ve dış kanamalar için çok değerli bir durdurucudur.
Diğer özellikleri ishal giderici, idrar söktürücü, güçlendirici ve âdet düzenleyici oluşudur.
Bitkinin çiçek saplarının da büzücü, ishal giderici, kan dindirici, şişkinlik giderici etkileri vardır.
Çobançantası yüksek tansiyona, âdet kanamalarına, menopoz şikâyetlerine, ishallere, basurlara ve varislere, göğüs hastalıklarına, yaralara karşı önerilir.
Toprak üstü kısımlar bitki çiçekliyken toplanmalı, gölgede kurutulmalı, 1 bardak suya 2 çay kaşığı kuru çobançantası atılarak 10 dakika kaynatılmalı, bu karışım yemek aralarında günde 3 kez birer çay bardağı içilmelidir.
Rusya’da, inip çıkan ateşlere karşı yaygın bir ilaçtır.
Dikkat, doz aşımı tehlikelidir!
Çiçekler ve tomurcuklar, dekoratif amaçlı düzenlemelerde yer alır.

    %3 boncuk tutkal (reçine) boyamadan önce ilık suda iyice çözülür.
    %1 Sodyum hidroksit (NaOH) veya % 4 Sodyum karbonat (Na2CO3).
    %5 sodyum tiyosülfat (Na2S2O3) 4. %1 fermantasyon yoluyla elde edilen indigo.

Bu maddelerin hepsi bir boyama kabına ilave edilerek yavaş yavaş ısıtılmaya başlanır, en fazla 65 0C ye kadar ısıtılır. Bu sıcaklıkta boya banyosunun rengi sarı renge dönüşür. Bu noktada boyanacak yün boyama banyosunda ile 5 dakika aralığında bekletilir. Daha sonra boyama kabından alınarak iyice sıkılır, sarı olan renk havaını oksijeni ile yükseltgenerek mavi renge dönüşür. Boyama banyosuna yeni yün ilave edilerek her bir seferinde daha açık renkte mavi boyamalar elde edilir. Böylece ilk boyama banyosunda boyanan yün koyu mavi ve en son boyanan yün ise en açık mavi renge boyanmış olur.

http://www.kadinlar.tc/civit-otu/